AKİF EKİCİ

26. Dönem Gaziantep Milletvekili

İKİ İLERİ BİR GERİ...

Reel sektör temsilcileri; Türk ekonomisinin özlenen atılımı gerçekleştirebilmesi, istihdamın artırılması, dünya ile rekabet edebilmesi ve daha müreffeh bir toplum oluşturabilmesi için, üretimin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini tekrarlayıp duruyor.

Ancak; ekonominin önünü açacak, sahip olduğumuz potansiyeli harekete geçirebilecek olan üretimin önündeki engeller, maalesef bugüne kadar kaldırılamadı. Hep, iki ileri bir geri giden bando misali, iki ileri bir geri gidip durmaktayız. Birkaç olumlu adımla birlikte seviniyor ve doğru adımlar atılıyor diye ümitleniyoruz. Ama hemen ardından, kayıtlı mükellef üzerindeki yükü daha da artıran yeni bir kararla bu sevincimiz uzun sürmüyor ve bir geri adım atmak zorunda kalıyoruz. Son zamanlarda bunun örneklerini sıkça yaşamaya başladık. Tek parti iktidarıyla ekonomide yakalanan iyimser hava ile düşüşe geçen enflasyon rakamları yanında, tepe taklak olan döviz kurları, istihdamı teşvik etmek için çalışmalar yapılırken SSK prim oranlarının altı ayda bir artırılması, kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almaya çalışırken yeni ek vergilerin uygulamaya konulması gibi örneklerin sayısını daha da artırmak mümkündür.

Hükümetin, % 6.5 faiz dışı fazla hedefini tutturmak için, kamuda 2.5 katrilyon lira gelir artırıcı ve gider azaltıcı ek bir vergi paketini gündeme getirmesi bu saydıklarımıza güzel bir örnektir. Yani; yük yine kayıtlı mükellefin üzerine yüklenmektedir.

Tabi ki devlet; memuruna, işçisine zam verecek, onların sosyal güvencelerini sağlayacaktır. Bunu da vatandaştan topladığı vergiler ile yapacaktır. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ancak vergi toplama işi de adil bir şekilde yapılmalıdır. Bizlerin itiraz ettiği konu, vergilerin yüksek ve vergi sisteminin adaletsiz olmasıdır. Yani halkın bir bölümü hiç vergi vermezken, diğer bölümü vergi yükü altında ezilecek duruma gelmiştir.

Gelir artırmanın ve giderleri azaltmanın yolu; ek vergilerden değil, toplanan vergilerin gerektiği gibi kullanılmasından ve kayıt dışının kontrol altına alınmasından geçmektedir. Devlet, ek vergi paketi hazırlayacağına tasarruf tedbirlerini artırmalıdır. Çünkü, toplanan vergilerin nasıl israf edildiğini hepimiz gün geçtikçe daha iyi anlamaktayız. İsraf edilen paranın gün ışığına çıkan bölümü, 150 milyar Dolar olarak telaffuz edilmektedir. Eğer israf edilen paralar gerektiği gibi kullanılsaydı, bugün Türkiyenin ne bu kadar borcu olur, ne ek vergilere ne de IMF gibi kuruluşlara ihtiyacı kalırdı.

Tasarruf tedbirleri kadar önemli bir konu da vergi sistemindeki aksaklıkların bir an önce giderilmesidir.

Türkiyede uzun dönemli bir vergi politikası bulunmuyor. Vergi politikalarında çizilen zik zaklar nedeniyle vergi mükellefi olan vatandaş sorun yaşıyor. Şuan Türkiyede başta gelir ve KDV vergi oranları olmak üzere, vergi oranları çok yüksek. Bu yüksek vergiyi ödeyenler de kayıt altında olan mükelleflerdir. Türkiyede servet üzerinden vergi alınmıyor ve kayıt dışı ekonomi kendini besliyor. Türk vergi sisteminin bu haliyle kayıt dışı ekonomiyi önleyeceği de mümkün görünmüyor. Vergi gelirlerini artırmanın yolu; ülkedeki servet envanterini tespit ederek, değişimleri izleyecek vergi güvenlik sisteminin faaliyete geçirilmesi ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasından geçmektedir. Aksi takdir de bu tür uygulamalar ile kayıt dışı ekonomi teşvik edilmiş olacaktır.